Sunum, ss.11, 2012
Çok sayıda fay düzlemi çözümünün kullanılması ile elde edilen stres tensörler bir bölgenin sismotektoniğine önemli ölçüde katkı sağlar. Bu çalışmada, Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun batı kollarında yer alan Ganos Kıyısı, Tekirdağ Havzası, Çınarcık Havzası, Yalova Bölgesi ve Gemlik Bölgesi’ndeki güncel deprem aktiviteleri, çok yoğun bir sismik ağdan elde edilen fay düzlemi çözümlerinin oluşturduğu yeni bir veri seti ile analiz edildi.
Yüksek kaliteli fay düzlemi çözümlerine ulaşmak için, KRDE ve TURDEP projesinin verileri birleştirildi. KRDE’nin 5 sürekli deniz dibi sismometresini de içermek üzere, toplamda 105 istasyon verisi kullanıldı. Depremler her bir depremin minimum 2.0 lokal magnitüde, minimum 10 P-dalgası ilk varış polaritesine ve maksimum 1 uyumsuz istasyona sahip olması kriterlerine göre elendi. Bu çalışma süresince, Ganos Kıyısı, Tekirdağ Havzası, Çınarcık Havzası, Yalova Bölgesi ve Gemlik Bölgesi’nde sırasıyla 85, 75, 73, 102 ve 63 fay mekanizması çözümü yapıldı. Seçilen 398 deprem için, 9226 adet yüksek kaliteli P-dalgası ilk varış polaritesinin kullanılmasıyla ortalama polarite sayısı 23 olarak belirlendi. Ortalama derinlik, enlem, boylam ve GAP hata değerleri de sırasıyla 2.75 km, 0.98 km, 1.25 km ve 63 ̊ olarak elde edildi. Dolayısıyla, bu çalışmadaki çoğu fay düzlemi çözümü çok yüksek kaliteye sahiptir. Ayrıca, Horiuchi ve diğ. (1995)’nin algoritması kullanılarak her bir depremin eşzamanlı fay düzlemi çözümü ve seçilen beş deprem kümesinin güncel stres rejimleri ile R- değerleri belirlendi. Sonuç olarak, Tekirdağ Havzası, Çınarcık Havzası, Yalova ve Gemlik kümelerinde, normal ve oblik fay sistemlerine neden olan, çoğunlukla KB-GD yönelimli açılma şeklinde stres yapılarının baskın olduğu görüldü. Bununla birlikte, normal fay sisteminden ters fay sistemine geçiş bölgesinde bulunmasından ötürü, Ganos Kümesi sağ yanal atımlı bir deformasyon sistemi olarak ortaya koyuldu. Ganos kıyısında Sigma-2 ekseni fay düzlemine düşey olarak yönelmiş iken, diğer tüm bölgelerde Sigma-1 ekseninin düşey doğrultuda olduğu elde edildi.
Ayrıca, KRDE ve TURDEP projesinin verileri, lokal magnitüdleri sırasıyla 5.2 ve 4.0 olan 25.07.2011 Marmara Denizi ve 16.08.2011 Gemlik Körfezi depremlerini incelemek için de birleştirildi. Çoğunluğu küçük magnitüdlü olan depremlerden elde edilen stres tensör çözümleri ile, bu iki orta büyüklüklü depremin kaynak mekanizmalarının birbirleriyle son derece uyumlu oldukları görüldü. Sonuç olarak, bu araştırmada, Türkiye’deki en yoğun sismik ağın yardımı ile Marmara Bölgesi’ndeki çok sayıda depremin fay düzlemi çözümlerinin ayrıntılı analiz sonuçları elde edilerek, Marmara Bölgesi’nin fay geometrileri, güncel stres durumu ve aynı zamanda sismotektonik yapıları için yeni ve kapsamlı bir yaklaşım ortaya koyulmaktadır.