2024 Ortaokul Türkçe Dersi Öğretim Programındaki Dil Bilgisi Konuları Üzerine Bazı Değerlendirmeler


Ünal M. S.

Uluslararası Toplumdilbilim Araştırmaları Sempozyumu, Diyarbakır, Türkiye, 30 - 31 Ekim 2025, ss.118-121, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Diyarbakır
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.118-121
  • Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Ders kitapları, öğrenim çıktılarının etkinliklerle somutlaştırıldığı, öğrenme yaşantılarını içeren ders malzemeleridir. Yeni programda “öğrenme çıktıları” arasında yer verilmeyen dil bilgisi konularının ders kitaplarında ne kadarıyla yer alacağı, bu konuların öğretmen ve öğrenci tarafından ne kadar dikkate alınacağı büyük bir belirsizlik taşımaktadır. Öğrenme çıktılarının ölçülmesi ise öğretimin başarıya ulaşıp ulaşmadığı noktasında büyük önem taşımaktadır. Dil bilgisi konularının ölçülmeyeceğinin programda açıkça belirtilmesi, dil bilgisi konularını amaç olarak görme eğilimini yok etmek gibi bir maksatla ortaya konmuş olsa da bu durum Türk dili için önemli kural ve konuların bir zaman sonra görmezden gelinmesi gibi büyük bir soruna ilk adımı oluşturmaktadır. Ölçülmeyecek bir konunun öğretiminde öğretmenin nasıl başarılı olacağı, öğrencinin ne kadar güdüleneceği muammadır. Öğretim programına dâhil edilmeyen konuların ise dil kullanımında ilerleyen zamanlarda çok büyük sorunlar doğuracağı açıktır.  Nitekim sonraki öğrenme dönemlerine ait öğretim programlarında yer alan bazı “temel kabuller” ortaokul döneminde desteklenmemektedir.

2024 Türkçe Dersi Öğretim Programında yer verilmeyen bazı dil bilgisi konularının öğrencilerin bir sonraki öğretim döneminde yer alması, bu konuların lise programlarında bilindiğinin varsayılması temelsiz bir öğretim süreci oluşturmaktadır. Farklı öğretim dönemlerine ait programlar birbirini tam anlamıyla destekler nitelikte olmadığı müddetçe öğrenme yaşantıları yeterli düzeye ulaşamayacaktır. Bu tür eksiklikler, kendi dilinin en temel kurallarına ilgisiz öğretmen ve öğrencilerin yetişmesine, Türkçe konuşanların ölçünlü dilden uzaklaşmasına, dolayısıyla Türkçeyi Anadolu coğrafyasında farklı konuşan bireylerin standart dilden uzaklaşarak dilsel aykırılıkarı bir zaman sonra fark edememesine  neden olacaktır. Toplumdilbilimsel açıdan ise eğitim politikalarının dilin topolojik özelliklerine ve toplumsal gerçeklere uyması beklenmektedir. Son programda Türkçe dil bilgisi konularının göz ardı edilmesi toplumdilbilimsel temelde eğitim politikasını zayıflatmaktadır. Çünkü toplumsal olarak değişik katmanlara sahip olan Anadolu'da konuşulan Türkçe işlevsel olarak birçok sosyolekt barındırmaktadır. Standart bir şekilde bireylere öğretilen Türkçenin ölçünlü bir dil olarak kodlaştırılmasında ve işlevinin genişletilmesinde dil bilgisi kurallarının önemi yadsınamaz. Bu kuralların bir kısmının program dışı kabul edilmesi veya işlevsiz hâle getirilmesi toplumdilbilimsel olarak programdaki en büyük eksiktir.

Bu çalışma, 2024 Ortaokul Türkçe Dersi Öğretim Programındaki dil yapılarını temele alarak önceki programlarla kıyaslamalar yapmayı; dil bilgisinin, programdaki yeni adıyla dil yapılarının, anlama ve anlatımdaki rolünün zamanla göz ardı edileceği bir anlayışı önceden tespit etmeyi, programdaki mevcut durumun sonraki öğrenme süreçlerine olan etkisini ve dil standartlaştırmasından uzaklaştırıcı yaklaşımın bazı toplumsal etkilerini değerlendirilmeyi hedeflemektedir. 

Textbooks constitute instructional materials that embody learning experiences in which learning outcomes are concretized through pedagogical activities. A significant uncertainty concerns the extent to which grammatical topics—excluded from the set of “learning outcomes” in the new curriculum—will be represented in textbooks, and the degree of attention these topics will receive from both teachers and students. The assessment of learning outcomes plays a crucial role in determining whether instruction has achieved its objectives. Although the curriculum’s explicit statement that grammar topics will not be assessed may have been designed to prevent the perception of grammar as an ultimate goal, it in fact initiates a serious problem: the eventual neglect of fundamental rules and structures of the Turkish language. The question of how teachers can succeed in teaching an unassessed subject, and how students can be motivated toward it, remains unresolved. Nevertheless, it is evident that the exclusion of such topics from the program will engender serious difficulties in language use over time. Indeed, some “fundamental assumptions” embedded in the curricula of later educational stages are not reinforced during the middle school period.

The integration of certain grammatical topics—omitted in the 2024 Turkish Language Curriculum—into subsequent stages of instruction, alongside the presupposition that such topics are already acquired in high school, results in an untenable pedagogical framework. Unless curricula across different stages are articulated in a fully complementary manner, learning experiences cannot reach the desired adequacy. These deficiencies risk producing teachers and students indifferent to the most basic grammatical principles of their language, contributing to the estrangement of Turkish speakers from the standard variety and, ultimately, to the inability of Anatolian speakers to recognize linguistic deviations from the codified norm. From a sociolinguistic perspective, educational policies are expected to align with the typological features of the language and the sociocultural realities of its speech community. The marginalization of Turkish grammar topics in the most recent curriculum undermines educational policy on sociolinguistic grounds. This is particularly critical given that Turkish spoken across Anatolia, as a language with multilayered social stratification, functions through a range of sociolects. The role of grammatical rules in codifying Turkish as a standard language and in extending its functional domains is indisputable. Their exclusion or functional reduction within the curriculum thus constitutes its most profound sociolinguistic deficiency.

This study aims to analyze the 2024 Middle School Turkish Language Curriculum by comparing its linguistic structures with those of previous curricula; to anticipate the tendency whereby grammar—recast in the curriculum as “linguistic structures”—is gradually marginalized in comprehension and production; to assess the implications of the current curricular orientation for subsequent stages of learning; and to evaluate the societal consequences of an approach that distances instruction from the process of language standardization.