Bölgesel Azgelişmişlik Bağlamında Doğu Anadolu Kentlerinde Akıllı Kent Stratejisinin Uygulanabilirliğine İlişkin Bir Değerlendirme: Bingöl, Kar, Bitlis ve Hakkari Örneği


Creative Commons License

Yazar A., Manga M., Tuysuz S.

Sketch Journal of City and Regional Planning, cilt.3, sa.1, ss.61-74, 2021 (Hakemli Dergi)

Özet

Akıllı Kent günümüzde kent insanının yaşam kalitesini artırmaya yönelik olarak önerilen
yeni bir yaklaşımdır. Türkiye gibi ülkelerde hızlı kentleşmenin getirdiği sorunların
giderilmesi için birer çıkış yolu olarak görülmektedir. Bu nedenle strateji belgelerinde,
kararnamelerde, genelgelerde bu yaklaşım kentleşme alanında ulusal politika olarak
benimsenmiş durumdadır. Ancak Türkiye bölgesel eşitsizliklerin olduğu bir ülkedir ve
özellikle azgelişmiş bölgelerde bu politika önerilerinin uygulanabilmesinin önünde
yönetsel ve sosyo-ekonomik engeller bulunmaktadır. Çünkü bu tür politika önerileri
kurumsal kapasite, altyapı, kentler arası işbirlikleri, kaynak tahsisi ve toplumsal bilinç
gerektirmektedir. Bu doğrultuda çalışmanın amacı, bu yeni politika önerisinin bölgesel
azgelişmişlik koşulları altındaki kentlerimiz açısından uygulanabilirliğini tartışmaya
açmaktır. Araştırmada azgelişmiş bölge özelliği gösteren Doğu Anadolu Bölgesi'nde
bulunan Bingöl, Kars, Bitlis ve Hakkari kentlerinin gelişme göstergelerine ait verileri
değerlendirilmiş olup kentlerin mevcut durumları ve kapasiteleri üzerinden bu politika
önerisinin uygulanabilirliği analiz edilmiştir. Araştırma alanını oluşturan illerin sosyo
ekonomik gelişmişliklerinin, hangi açılardan gelişmişlik farkı yaşadıklarının ortaya
konulması açısından 1996, 2003, 2011 ve 2017 yıllarında yayımlanan SEGE verileri ile
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan 2015 İllerde Yaşam Endeksi verileri ve
farklı araştırmacılar tarafından Türkiye’deki kentlerin gelişmişlik düzeyleri ile ilgili
yapılmış olan araştırmalardan elde edilen veriler 2020-2023 Ulusal Akıllı Şehirler
Stratejisi ve Eylem Planı’nda belirtilen hedefler bağlamında değerlendirilmiştir.
Çalışmanın sonucunda bütüncül bir yaklaşımla bölgesel gelir dağılımı ve kaynak tahsisi
adaletsizliğinin giderilmesi, bölgesel eşitsizliklerin yapısal karakterinin eşitsizliğin
sürekliliğini besleyen çarpıklıklardan arındırılması gerektiği tartışmaya açılmıştır.