On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2021
Kölelik, insanlık tarihinin büyük
bir bölümünde neredeyse bütün yönetimler tarafından uygulanmış ve toplumlarda
görülmüştür. Geleneksel kölelik, insan üzerinde bir başka kişinin mülkiyet
tesis etmesi dolayısıyla yasal bir statüye işaret etmektedir. Oysa tarih
boyunca varlığını sürdüren bu köleliğin kaldırıldığı dönemden 21. yüzyıla kadar
dünya çok değişmiştir. Küreselleşme ile birlikte ivme kazanan modern kölelik,
içerisinde insan ticareti, borç esareti, ev içi kölelik, zorla çalıştırma,
cinsel sömürü, çocuk istismarı, organ ticareti gibi birçok insan hakkı ihlali
teşkil eden uygulamayı barındırmaktadır. Bu sebeple bu uygulamaların günümüzün
en büyük sorunlarından biri olduğu söylenebilir.
Bu çalışmada, kölelik, kulluk ve
zorla çalıştırma yasağının, tarihsel gelişim süreci içerisinde düşünürlerin
görüşleri ve uygulamalar çerçevesinde incelenmesi amaçlanmıştır. Kölelik,
kulluk ve zorla çalıştırma yasağının Türk hukukundaki görünümü, hem anayasal
gelişim süreci hem de mahkeme kararları bağlamında ele alınmıştır. Keza Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 4. maddesinde düzenlenen bu yasak, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararları ışığında incelenmiştir. Bu bağlamda, Anayasa
Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları
karşılaştırılarak, mahkemelerin bu yasak bakımından uyguladığı standartların
ortaya konulmasına çalışılmıştır.