ıv. ULUSLARARASI MESLEKİ VE TEKNİK BİLİMLER KONGRESİ, Erzurum, Türkiye, 7 - 09 Aralık 2018, cilt.2, ss.2205-2222
Temel
hak ve hürriyetleri, bireye nazaran daha güçlü konumda olan devlete ve devletin
kamu gücüne dayanılarak yapılan işlem ve eylemlerine karşı korumak esastır. Bu
bağlamda tarihi süreçte bireyi kamu gücüne karşı daha iyi korumanın yolları
araştırılmış ve bundan sonra da araştırılmaya ve geliştirilmeye devam
edilecektir. Bu süreç, insanlık devam ettikçe devam edecektir. Bu gelişmenin,
bireyin demokratik bilincinin gelişmesi ile paralel olarak devam edeceği de
aşikârdır. Bunun için de devletin, hukuka uygun hareket etmesinin gerekliliği
hep tartışılmış ve nihayetinde bu doğrultuda hukuk devleti ilkesi kabul
edilmiştir. Bilindiği üzere hukuk devleti ilkesinin temel amacı, devletin
hukuka uygun hareket etmesini sağlamak ve kamu gücünün eylem ve işlemlerini
yargı denetimine tabi kılmaktır. Zira ancak bu sayede devlet gücüne karşı daha
zayıf konumda olan birey korunmuş olacaktır.
Hukuk devleti ilkesi, bireylerin temel hak ve hürriyetlerini
koruması bakımından süreklilik gösteren etkili bir ilkedir. Bununla beraber
insan hak ve hürriyetlerini korumanın daha etkili başka hak arama yolları
aranmaya devam edilmiştir. Bu manada bireylerin doğrudan Anayasa Mahkemesine
başvurarak gerçekleştirdikleri bireysel başvuru yolu, temel hak ve hürriyetleri
iç hukukta korumanın en etkin ve güvenilir yollardan biridir. Bu yolla
bireylerin temel hak ve hürriyetleri anayasa yargısı tarafından güvence altına
alınması sağlanmıştır. Bu şekilde temel hak ve hürriyetler içi hukukta en üst
düzeyde korunma yolları arasına alınmıştır.
Temel hak ve hürriyetlerin etkili bir biçimde korunmasının ve
uygulanmasının en etkili iç hukuk yolu olan bireysel başvuru, Türkiye'de uzun
süre tartışılmıştır. Nihai olarak Anayasanın, Anayasa Mahkemesi’nin görev ve
yetkilerini düzenleyen 148. maddesine, 07/05/2010 tarihli ve 5982 sayılı
Anayasa Değişikliği Hakkında Kanun’un 18. maddesi ile üç fıkranın eklenmesiyle
Anayasamızdaki yerini almıştır.
Bu düzenlemeye göre Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Türkiye’nin taraf olduğu AİHS Ek Pprotokolleri ile güvence altına alınmış olan temel hak ve hürriyetlerinden herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edilmesi durumunda, ihlale maruz kala kişi, ihlalin giderilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne doğrudan bireysel başvuru yapabilir. İhlale maruz kalan/hakkı ihlal edilen bireyin, kamu gücüne veya hukuken daha güçlü konumda olan idareye karşı hukuken korunabilmesi için, hakkı ihlal edilenin doğrudan anayasa yargısının kapsamına alınması ile daha iyi korunabilmektedir. Bireysel başvuru kurumu Ülkemizde kabul edilene kadar, Anayasa Yargısı sistemimizde böyle bir hukuksal koruma mekanizma yoktu. Anayasa Yargısı’nın bu eksikliği, bireylerin Anayasa Mahkemesi’nden doğrudan hukuki koruma talebinde bulunmalarına imkan veren bireysel başvuru kurumuyla giderilmiştir.
Bireyesl başvuru yolu
Almanya ve İspanya’da geniş bir biçimde uygulanmaktadır. Bireysel başvuru
kurumunun uygulamaya yönelik en iyi örnekleri Almanya ve İspanya’da görülmekle
beraber Avusturya, İsviçre, Meksika, Slovakya, Slovenya, Makedonya, Rusya, Çek
Cumhuriyeti ve İsviçre de farklı biçimlerde de olsa bu kurumu kabul etmiş ve
değişik biçimlerde uygulanmaktadır. Bu çalışmada bireysel başvuru yolu, Federal
Almanya, İspanya, Avusturya, Meksika ve Güney Kore uygulamaları ile
karşılaştırmalı olarak incelenecektir.