Ticaret Hukuku Sempozyumu 2021, Ankara, Turkey, 9 - 12 February 2021, pp.47-102
Tacir olmanın hüküm ve sonuçlarından biri olan defter tutma yükümlülüğü, 6102 sayılı TTK' da döneminde de uygulanmaya devam ediyor olmakla birlikte, ticari defterlerin delil olarak kullanılması, TTK' da değil, 6100 sayılı HMK m. 222' de düzenleme altına alınmıştır. Bununla birlikte hüküm kaleme alınırken, usulüne uygun ve eksiksiz olarak ticari defter tutan kişinin uyuşmazlıkla ilgili ticari defterlerinde "hiçbir kayda yer verilmediği" hallerde de, uyuşmazlığı diğer tarafını oluşturan tacirin ticari defterlerini lehine delil olarak kullanabilmesine imkan verecek tarzda düzenleme yapılması haklı olarak eleştirilmiştir. Ayrıca 6100 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği ilk halinde m. 222/3' de ticari defterlerin lehe delil olarak kullanılmak istenmesi bakımından, karşı tarafın ibrazdan kaçınması halinde nasıl bir yol izleneceğine yer verilmemiş olması de bir eksiklik olarak değerlendirilmiştir. Ancak bu eleştirilere rağmen 1 Kasım 2011 tarihinden, 7251 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 28 Temmuz 2020 tarihine kadar ilgili hükümde herhangi bir değişikliğe gidilmemiştir. Nihayetinde 7251 sayılı Kanun m. 23 ile HMK m. 222/3' de yapılan değişiklik neticesinde karşı tarafın usulüne uygun olarak eksiksiz tutmuş olduğu ticari defterlerinde "uyuşmazlıkla ilgili hususta hiçbir kayda yer verilmemesi" halinde, tacirin iddiasını kendi ticari defterleri ile ispatlayabilmesinin önüne geçilmiştir. Ayrıca Bu değişiklikle birlikte karşı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınması halinde, tacirin iddiasını kendi ticari defterleri ile ispatlayabilmesine yeniden kanuni olarak imkan verilmiştir. Bununla birlikte karşı tarafın ticari defterlerini usulüne uygun olarak tutmaması halinde, defterindeki bu kayıtların aleyhine delil olacağı aşikar olmakla birlikte, usulüne uygun tutulmayan bu defterlerde, uyuşmazlık ile ilgili hiçbir hususa yer verilmemiş olması ihtimalinde de, diğer tarafın kendi ticari defterleri ile iddiasını ispatlayıp ispatlayamayacağının da HMK m. 222/3'te açıklığa kavuşturulmasında fayda bulunmaktadır.