ESTAD ESKİ TÜRK EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ [Journal Of Old Turkish Literature Researches], cilt.7, sa.2, ss.747-768, 2024 (Hakemli Dergi)
XVII. Yüzyıl klâsik Türk edebiyatında İran etkisinden kurtulmak isteyen divan şairleri değişik ve o zamana kadar işlenmemiş yeni ve yerli konular arayışı içine girerler. Bu bir nevi klasik konulardan millî değerlere dönüş olarak nitelenebilir. İşte bu amaçla XVII. yüzyıl şairlerinin birçoğunda yerlilik ve yenilik söz konusudur. Bosnalı Sâbit, yerlilik ve yeniliği halka yaklaşmada bulur. Şiirlerini atasözleri ve deyimler üzerine kurar. Ancak bununla da yetinmeyerek, halkın günlük yaşantısından küçük olayları mesnevilerine konu yapar. Sâbit, herkesçe bilenen ifade ve tabirleri öyle açık ve mizahî bir üslûpla sunar ki şiirlerini okurken tebessüm ettirir. Sâbit bu üslupla beraber konuşma dilini şiir dili potasında eriterek yeni bir dil ortaya çıkarmıştır. Türk şiirine mizahî konuları taşıyan Sâbit’in Derenâme’si klasik hikâyelerden farklı küçük bir mesnevidir. Eser; dil ve ifade açısından yerlilik ve yenilik, enteresan tip ve sahneleriyle dikkat çekicidir. Mahallî hayatın gündelik olayları etrafında teşekkül eden mizah ve şehevî duygular eserin odağını oluşturur. Bu çalışmada konusu yerel hayattan alınma bir rivayete dayanan mizahî bir hikâye olan Derenâme incelenmiş ve Sâbit’in mizah anlayışı ortaya konmuştur.