ANNE ÇOCUK SAĞLIĞI VE EĞİTİMİ, PROF. DR. ASUMAN SEDA SARACALOGLU,DOÇ. DR. GÜLTEN HERGÜNER,DOÇ. DR. SELVINAZ SAÇAN, Editör, Güven Kitap Yayın Dağıtım, Ankara, ss.110-136, 2019
Gelişimsel kalça displazisi (GKD), femur başı ve
asetabulumun normal anatomik ilişkisinin bozulması olarak tanımlanabilir. GKD,
hafif displaziden tam kalça çıkığına kadar değişkenlik gösteren, anstabil
kalça çıkıkları, subluksasyonlar, dislokasyonlar ve çeşitli
malformasyonları kapsayan geniş bir spektrumdur. GKD çocukluk çağı
engelliliğinin önemli bir nedenidir. GKD tüm primer kalça protezlerinin % 9’
unu oluşturur (Furnes et al., 2001). İnfantlarda GKD’nin tahmini insidansı 1.5/1000-20/1000
arasında değişmektedir (Patel, 2001). GKD’nin Türkiye’de görülme sıklığı 1000
canlı doğumda yaklaşık 5 ile 10 arasında belirtilmektedir (T.C. Sağlık
Bakanlığı, 2019). 2019’da güncellenen Amerikan Radyoloji Koleji kılavuzunda,
intrauterin makat pozisyonu, pozitif aile öyküsü ve kadın cinsiyeti, GKD için
üç ana risk faktörü olarak vurgulanmıştır (Nguyen et al., 2019). İlk doğum,
oligohidramnios, aşırı kısıtlayıcı kundak uygulamaları ve alt ekstremite
anomalileri GKD ile ilişkili diğer zayıf risk faktörleridir (Mulpuri et al.,
2015). GKD tedavisinin etkinliğinde erken tanı majör bir öneme sahiptir.
Yenidoğanda GKD tanısı fizik muayenede Ortolani ve Barlow testleri ve
sonrasında USG değerlendirmesi ile konabilir. Fizik muayenede abduksiyon
kısıtlılığı en önemli belirtidir. Türkiye Sağlık Bakanlığı, GKD Tarama Programı
kapsamında yeni doğan döneminde, 3. - 4. haftalarda tüm bebeklerin kalça çıkığı
açısından muayenelerinin yapılmasını ve pozitif muayene bulgusu veya risk
faktörlerinden birinin varlığı durumunda ileri tetkik ve muayene için ortopedi
kliniğine sevk edilmesini önermektedir. Bu kriterlere uyan yenidoğanların yaşamlarının
ilk 3-6 haftalarında GKD açısından kalça USG ile değerlendirilmesi ve tedavinin
düzenlenmesi tavsiye edilmiştir (T.C. Sağlık Bakanlığı, 2019a). Asetabulum ve
femur başının normal gelişimi ve karşılıklı uyum içinde büyümesi, birbirleri
tarafından üretilen apozisyonel kuvvetlere bağlıdır. GKD’de bu apozisyonel
büyüme kaybolur ve kalça konservatif tedavi ve cerrahi redüksiyonun
kombinasyonu ile restore edilebilir. Ultrason ve radyografi klinik olarak
şüpheli GKD’nin taranması ve doğrulanması ve varsa ciddiyetinin belirlenmesi
için tercih edilen ilk görüntüleme yöntemleridir. MR gibi kesitsel çalışmalar
konsantrik redüksiyonu teyit etmek ve komplikasyonları tespit etmek için redüksiyon
sonrası değerlendirmede tercih edilmektedir.