4. ULUSLARARASI ERCİYES BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR KONGRESİ, Kayseri, Türkiye, 16 - 17 Ekim 2020, ss.89
Özet
Toplumsal
cinsiyet en kısa tanımıyla biyolojik cinsiyetin toplumdaki rollerine göre
tanımlanmasıdır. Dinamik bir yapıya sahip olan toplumsal cinsiyet, kadın ve
erkek arasında hiyerarşik bir sistem oluşturmaktadır. Bu hiyerarşik yapı
içerisinde erkekler özne/aktif/olumlu taraf olarak tanımlanırken, kadınlar ise
öteki/pasif/olumsuz olarak kodlanmaktadır (Korkmaz ve Başer, 2019: 4). Ataerkil
(erkek egemenliğinin hâkim olduğu) sistemlerde, kadınlara annelik, temizlikçi,
ev kadını gibi pasif roller verilirken; erkeklere yönetici, asker, avcı (evin
iaşesini temin etmek) gibi aktif roller verilmektedir.
Modernleşmeden
itibaren kitle iletişim araçlarıyla egemen ideoloji ve barındırdığı kodlar
yeniden üretilerek topluma aktarılmaktadır. Bu kodların iletilmesini
gerçekleştiren en kolay araç ise bilindiği üzere hemen hemen bütün hanelerde
olan televizyondur. Erkek egemen yapıya sahip medya, toplumsal cinsiyet
normlarını ve baskın eril kodlarını televizyon dizileriyle gündelik hayatımıza
kolaylıkla yerleştirebilmekte ve ataerkil düzende rol tanımlarını
benimsetmektedir. Toplumsal hayattaki ve teknolojik alandaki gelişmeler bu
düzeni değiştirmemiş, eril kodlar yeniden inşa edilerek sunulmaya devam edilmiştir.
Milenyum çağına doğru Türkiye’de, toplumda modern, güçlü bir kadın görüntüsü
oluşmaya başlamıştır. Eril egemen siyasette, ilk kez bir kadın başbakan seçilmiştir.
Medyada ise özel televizyon sayılarının artmasıyla dizi patlaması yaşanmıştır. Ancak
televizyon dizilerinde değişen kadın görüntüsünün yeniden eril kodlar etrafında
üretilerek yansıtılması devam etmiştir. Günümüzde toplumsal cinsiyet konusunda
özellikle kadının toplumdaki tanımı ve yerine yönelik olumlu düzenlemeler yapılmaya;
bazı dizilerde şiddet, töre, namus gibi konular farkındalık oluşturmak adına
ele alınmaya başlansa da kadın, eril karakterden zayıf olarak temsil edilmeye
devam etmektedir.
Çalışmada
milenyum Türkiye’sine ait televizyon dizilerinden 1997-2003 yılları arasında özel
bir televizyonda yayınlanan, 98 bölümden oluşan ve ana karakteri kadın olan
Sıdıka adlı dizinin ilk üç sezonu incelenmiştir. İnceleme, kadın karakterlerin
ataerkil düzen içinde sürdürdükleri hayatın içinde ülke gündemine, siyasete
dair algılarına yönelik yapılmıştır. “Kız intihar edersen baban seni öldürür!”
repliğiyle hafızalarda yer edinen dizi, erkek egemen söylemin birebir içinde geçmektedir.
Çalışmada öncelikle cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ataerkil kavramları ele
alınmıştır. Daha sonra toplumsal cinsiyet kavramının medya ile ilişkisine
değinilmiş; medyanın eril kodları yeniden üretim etkinliği üzerinde durulmuştur.
Çalışmanın amacını ortaya koymak adına, dönemin ülke gündemini hayli işgal eden
olaylara yer verilmenin de faydalı olacağı düşünülmüştür. Son kısımda ise içerik
analizi yöntemiyle dizinin analizi yapılmış, kadının ülke gündemine bakışında
ataerkil yapının etkisi ortaya konmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Toplumsal Cinsiyet,
Kadın ve Gündem, Ataerkillik, Medya, Temsil.