Ceza Hukuku Dergisi, vol.16, no.45, pp.101-123, 2021 (Peer-Reviewed Journal)
Gönüllü
vazgeçme, teşebbüs derecesinde kalmış haksızlık bakımından cezayı kaldıran
şahsi bir sebeptir. Kanunumuz gönüllü vazgeçmeyi suça teşebbüsle bağlantılı bir
kurum olarak düzenlemiştir. Bu yüzden, gönüllü vazgeçme kurumu hakkında bir
değerlendirme yapmadan önce eylemin teşebbüs derecesine ulaşmış bir haksızlık
olup olmadığını tespit etmek gerekir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 35.
maddesine göre, teşebbüsün, elverişli hareketlerle doğrudan icraya başlama ve
elinde olmayan nedenlerle suçu tamamlayamama şeklinde biri pozitif, öteki
negatif nitelikte iki kurucu unsuru vardır. Teşebbüs derecesinde bir
haksızlıktan söz edilebilmesi için kurucu nitelikteki bu unsurların somut
olayda gerçekleşmiş olması gerekir. Doğrudan icra ile suça teşebbüs edilmiş
olunacağını kabul eden Alman Ceza Kanunu’nun 22. ve İtalyan Ceza Kanunu’nun 56.
maddeleriyle karşılaştırıldığında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, ilave unsur
aramak suretiyle, teşebbüsten doğan cezai sorumluluğun alanını daraltmış
böylece güvenlik-özgürlük dengesinde özgürlükler lehine bir pozisyon almıştır.
Bu çalışmada, Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesinin kanunilik ilkesine sadık
kalınarak yorumlanmasının ortaya çıkardığı sakıncalar üzerinde durulacak ve bu
sakıncaların giderilebilmesi noktasında çözüm önerimize yer verilecektir.
Anahtar Kelimeler:
Teşebbüs,
Teşebbüs Derecesine Ulaşmamış İcrai Davranış, Gönüllü Vazgeçme, Suça İştirakte
Gönüllü Vazgeçme, Teşebbüs Derecesine Ulaşmamış İcrai Davranışlarda Gönüllü
Vazgeçme