Birlikte Yaşama Tecrübesi ve İnanç – İbadet Özgürlüğünün Temsili Olarak Osmanlı’nın Kudüs’ü


Şahin N.

Uluslararası Kudüs'te Osmanlı İzleri Sempozyumu, Ankara, Türkiye, 30 - 31 Ekim 2021

  • Yayın Türü: Bildiri / Yayınlanmadı
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Birlikte Yaşama Tecrübesi ve İnanç – İbadet Özgürlüğünün Temsili Olarak Osmanlı’nın Kudüs’ü

Binlerce yıllık geçmişi ile Kudüs, yaşayan üç semavi dinin mukaddes şehri olarak dünya tarihi bakımından her daim önemli bir konumda olmuştur. Bahsi geçen dinlerden Yahudilik için Kudüs’ün güçlü bir dini öneme haiz olması Tanrı’nın bu bölgeyi kendilerine vadetmiş olması ve Kral Süleyman tarafından yaptırılan Süleyman Mabedi’nin burada yapılmış olmasından kaynaklanmaktadır. Bu yönüyle Kudüs’ün, Yahudiliğin manevi ve politik bağı olarak hizmet ettiği söylenebilir. Dünyanın neresinde olurlarsa olsun dua ettiklerinde Yahudilerin yüzleri Kudüs’e dönüktür. Bir diğer din Hıristiyanlık için ise Kudüs, Yeni Ahit’te yer alan birçok olayın merkezidir. Bu bağlamda Matta İncil’ine göre İsa Mesih, Kudüs civarındaki Beytlehem’de dünyaya gelmiş; çocukluk ve yetişkinlik hayatında yaşadığı çoğu olay burada gerçekleşmiştir. Mesih’in yargılandığı, öldürüldüğü ve yeniden dirildiği yer de Kudüs’tür. Bu olaylar Hıristiyan inancının temel direkleri olarak dinde öne çıkan hususlardır. Şehir günümüzde Kutsal Kabir Kilisesi gibi önemli kiliselere yaptığı ev sahipliği ile de önemli bir hac merkezidir. Kudüs, Yahudilik ve Hıristiyanlığın yanı sıra İslam için de oldukça önemli bir konumdadır. Mekke ve Medine’den sonra İslam’ın üçüncü kutsal şehri olarak kabul edilen Kudüs’te yer alan Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesidir. Aynı zamanda Hz. Muhammed’in gece yolculuğu ve yükselişinin (isra ve miraç) gerçekleştiği mekândır. Peygamberin ibadet maksadıyla yolculuğa çıkılabileceğini belirttiği üç mescitten biri olan Mescid-i Aksa ve içinde yer aldığı Kudüs’e Müslümanlar büyük bir sevgi ve saygı duymaktadırlar.

Kudüs’ün bu üç semavi dindeki konumunu ve yerini dile getirmemizin nedeni bu yönüyle şehrin, doğru bir inançlar arası ilişkiler kurulması ve farklı inançların birlikte huzur içinde yaşayabilmesini tesis etme bakımından önemli bir araç olduğunu göstermektir. Nitekim Osmanlı’nın Kudüs’ü bunun gerçekleşebileceğini gözler önüne seren dönemlerden biridir. Bu tebliğ ile amacımız bize hatırlatıcı ve ilerisi için yol gösterici olması ümidiyle Osmanlı arşiv belgeleri ışında Kudüs’te bir arada yaşama tecrübesini dolayısıyla dinler arası ilişkilerde İslami tavır örneğini aktarmaktır. Arşiv belgelerinde açıkça görmekteyiz ki Osmanlı dönemi Kudüs’ünde Yahudi ve Hıristiyanlara diğer haklarının yanı sıra İslam’ın öğretileri çerçevesinde sağlanan inanç ve ibadet özgürlüğü hakkı ile toplumun önemli bir parçası oldukları onlara her daim hissettirilmiş, tüm insanların inançları bakımından hoş karşılandığı bir toplum oluşturma gayesi güdülmüştür.

Günümüzde Kudüs’te barış ve huzur çerçevesinde tesis edilecek ortak ilişkiler bugün dünyanın en önemli endişelerinden biri olarak inançlar arası ilişkilerin nasıl sağlanabileceğine en güzel örnekliği teşkil edecektir. Bu örnekliği yakalama da en önemli rehberimiz ve gerçekleşebileceğine dair motivasyon kaynağımız oradaki geçmişimizdir.