ORTA ASYA’DA GÖÇ MESELESİ: SEBEPLER, SÜREÇLER VE SONUÇLAR


Creative Commons License

Nogayeva A.

Uluslararasi Güvenlik Sempozyumu 1923ten 2023e Türkiye yüzyılında Güvenlik Perspektifi, Ankara, Türkiye, 8 - 09 Mayıs 2024, ss.95-96

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.95-96
  • Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Tarihten bu yana Orta Asya bölgesi bir çok göç dalgalarıyla ile karşı karşıya kalmıştır. Bu göç hareketlerinin siyasi, ekonomik, askeri gibi birçok nedenlerden kaynaklanmıştır. Göç edenlerin kimi zaman gönüllü olarak, kimi zaman ise zorlayıcı etkenler doğrultusunda hareket ettikleri görülmüştür. Bu göç dalgaları sonrasında bölgenin etnik, dini, siyasi haritası da değişmiştir. Günümüzde bağımsız olan bölge devletleri mevcut yapıları gözeterek tarihten gelen mirası olan çok etnisiteli toplumları doğrultusunda politikalarını sürdüregelmişlerdir.

Bu göç dalgaları bölgenin Rus egemeliğine girmesiyle başlamış, Sovyetler dönemin ise Moskova’da alınan kararlar doğrultusunda yürütülen politikalarla devam etmiştir. Bağımsız devletlerin ortaya çıkmasıyla Sovyetler döneminde gelen halkların ana vatanlarına dönmesiyle bölgeden ters göçler başlamıştır. Bir milyondan fazla Almanın yanı sıra binlerce Rus, Ukraynalı, Çek, Çeçen anavanlarına dönüş yapmıştır. 

Sovyet sonrası döneminden günümüzde de etkili olan diğer bir ters göç dalgaları ağırlıklı olarak ekonomik sebepli olup günümüzde de eski metropoli ile bağımsız devletleri arasındaki ilişkilerin önemli sacayağını oluşturmaktadır. Göçmen işçi meselesi, Rusya-Orta Asya ilişkilerine etkisi jeopolitik duruma bağlı olarak güncelliğini korumaktadır. 

2022’de cereyan eden Rusya -Ukrayna savaşı ise bölgedeki göç meselesine farklı bir boyut kazandırmıştı. Şubat 2022 Rusya’nın başlattığı ve “özel askeri harekat” olarak adlandırdığı Ukrayna savaşına karşı olan, daha sonra Ekim 2022’de kısmi seferberlik  ilanı edilmesiyle askerlikten kaçan onbinlerce Rus vatandaşı bölgeye yönelmişti. Bunların bir kısmı bölgede kalırken, bir kısmı bölge ülkelerini başka ülkelere gitmek için geçici üs olarak kullanmıştır. Bu göç dalgasının bölgenin etnik yapısından çok ekonomiye (bazı sektörlere) yaptığı etkisi fazla olmuştur.

Yukarıda bahsi geçen siyasi, ekonomik ve askeri nedenlerden kaynaklanan göçün günümüzde yeni bir boyutu, bir tehdit ortaya çıkmıştır: iklim göçmenleri. İklim değişikliği, Orta Asya’da da dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi, birçok soruna gebe olmuştur. Sınıraşan nehirler sorunu, Aral Denizi'nin kaybolma tehlikesi, Hazar Denizi'nin sığlaşması - tüm bunlar Orta Asya nüfusu için geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabilir.

Bu konulara dikkat çeken bölge ülkelerinden Kazakistan’ın Cumhurbaşkanı, bu sorunların ülkelerde ciddi ekonomik sıkıntılara neden olacağını savunmakta. Tokayev, Asya'daki kuraklık ve seller ülke ekonomilerinin küçülmesine, tarımsal verimlerinin üçte birinin azalmasına, yüzeydeki buzulların şimdiden yüzde 30 oranında azaldığına dikkat çekmiştir. Bu bağlamda 2050 yılına gelindiğinde Orta Asya'da yaşayan 5 milyon kişinin iklim göçmeni olabileceği ve yaşadıkları yerleri terk ederek başka bölgelere göç etmek zorunda kalacaklarını belirtilmektedir.

Orta Asya bölgesinde Sovyetler döneminde göçler ağırlıklı olarak “Sovyet tipi insani” (Homo Sovieticus) yaratma amacıyla yapılırken, bağımsızlık döneminde yaşanan göçlerin bölge ülkelerinin isteklerine bağlı olarak veya olmayarak ekonomik, demografik, askeri gibi birçok nedenlerden kaynaklandığı söylenebilir. Kısa ve orta vadede ise yaşanabilecek iklim göçlerin ise insani güvenlik çerçevesinde olacağı düşünülüyor. En genel anlamıyla insanların temel özgürlüklerinin güvende olması olarak tanımlanan bu kavram, temel ihtiyaçlara sahip olabilme durumu da kapsamaktadır.

Bu çerçevede çalışmada Orta Asya bölgesinde tarihten günümüze yaşanmış ve kısa ve orta vadede yaşanabilecek göç dalgaları meselesi ele alınacaktır. Bu süreçler, sebep ve sonuç ilişkisi bakımından değerlendirilerek başta suya erişim olmak üzere iklim değişikliğinin Orta Asya'daki göçü nasıl şekillendireceği meselesi de yorumlanacaktır./

Throughout history, the Central Asian region has faced many waves of migration. These migratory movements were caused by many reasons such as political, economic and military. It was observed that migrants sometimes acted voluntarily and sometimes in accordance with coercive factors. Following these waves of migration, the ethnic, religious and political map of the region changed. Today, independent regional states, taking into account the existing (established) structures, continue their policies in accordance with their multi-ethnic societies, which are their historical heritage.

These waves of migration began when the region came under Russian rule and continued in accordance with decisions made in Moscow during the Soviet period. With the emergence of independent states, reverse migration processes began from the region: people who arrived during the Soviet period returned to their homeland. More than a million Germans, thousands of Russians, Ukrainians, Czechs and Chechens returned to their homeland.

Another wave of reverse migration from the post-Soviet period, which is still active today, was caused mainly by economic reasons and today represents an important pillar of the relationship between independent states and their former metropolis. The issue of labor migrants and its impact on relations between Russia and Central Asia remains relevant depending on the geopolitical situation.

The Russian-Ukrainian war, which began in 2022, has added a new dimension to the problem of migration in the region. Tens of thousands of Russian citizens have headed to the region: those who were against the war (Russia called it a “special military operation”) and fled their homes since the beginning of February 2022, and those who fled military service with the announcement of partial mobilization in October 2022. Although some of them remained in the region, some used the countries in the region as temporary bases to travel to other countries. This wave of migration had a greater impact on the economy (some industries) than on the ethnic structure of the region.

Today, as a result of the above-mentioned political, economic and military reasons, a new dimension, a threat, has emerged in migration: climate migrants. Climate change has caused many problems in Central Asia, as in many parts of the world. The problem of transboundary rivers, the danger of disappearance of the Aral Sea, the shallowing of the Caspian Sea - all this can lead to irreversible consequences for the population of Central Asia.

Drawing attention to these problems, the President of Kazakhstan (one of the countries in the region), argues that these problems will cause serious economic difficulties in the countries. Tokayev noted that droughts and floods in Asia have led to the contraction of countries' economies, a decrease in agricultural productivity by one third, and surface glaciers have already shrunk by 30 percent. In this context, it is stated that by 2050, 5 million people living in Central Asia may become climate migrants and will be forced to leave their places of residence and migrate to other regions.

Although migrations in the Central Asian region during the Soviet period were mainly carried out with the aim of creating "Soviet-type people" (Homo Sovieticus), it can be said that migrations during the independence period were caused by many reasons, such as economic, demographic and military, depending or regardless of the desire of the countries in the region. It is believed that any climate migration that may occur in the short to medium term will be carried out within the framework of human security. This concept, which in its broadest sense is defined as the provision of basic human freedoms, also includes the ability to satisfy basic needs.

In this context, the issue of migration waves that have occurred in the Central Asian region from history to modern times and that may arise in the short and medium term will be discussed. These processes will be assessed in terms of cause-and-effect relationships, and how climate change, especially access to water, will affect migration in Central Asia will be interpreted.