Uluslararası Tevhid ve Şefaat Sempozyumu, İstanbul, Türkiye, 3 - 07 Kasım 2021, ss.139-157
Gerek İslâm gerekse İslâm dışı dinlerde inançla ilgili en fazla öne çıkan konularından biri şefaat meselesidir. Yaratılışı gereği her insan, yüce bir yaratıcıya
inanma ihtiyacı taşır. Bu itibarla şefaat; kişinin isteğini yerine getirebilmesi için
kendisinden daha güçlü olanın yardımını talep etmesi (dua) ile yakından ilintili
kabul edilir. İnsanın muhtaç olduğu bu duygu ilâhî olsun veya olmasın her dinde yardım isteme, işinin görülüp çözüme kavuşturulmasını talep etme şeklinde
tezahür etmiş, müslüman dil âlimleri de etimolojik olarak şefaati, kulun daha
güçlü olandan isteğini yerine getirme niyazı olarak tanımlamışlardır. Bu tebliğde şefaat yetkisi; dinlerde, inanç sistemlerinde veya felsefî olarak tartışılmasından ziyade İslâm inancına mensup kimse özelinde ele alınacak ve bu yetkiye sahip olması gereken müminlerin özelliği tevhid açısından
öne çıkartılacaktır. Zira bu çalışmada mümin derken yüce yaratıcıyı bir kabul edip kendisinden ilâhî emirler alan, nebîleri tasdik eden kişi kastedilmiş,
Kur’an âyetleri ve hadisler temel ilke kabul edilmiştir.