Uluslararası Eğitim ve Sosyal Bilimlerinde Araştırma Konferansı (ICRESS 2020), Konya, Türkiye, 15 Kasım 2020, ss.271-289
Modern dönemde Müslüman kadın gerek ailenin
yönetiminde gerek sosyal hayatta erkek gibi varlık göstererek onun aldığı
sorumlulukları almasıyla birlikte, ataerkil yapıdaki kendisi için belirlenen ve
alanı ev hayatıyla kayıtlanan dindarlık formlarının dışına çıkmış ve geleneğin
ölçütleri ile modern çağın gerekleri arasında sıkışmıştır. Bu nedenle İslam
toplumlarındaki kadının dindarlığıyla ilgili ölçütlerin ne kadarının dinle ne
kadarının kültürle alakalı olduğu belirlenmeli ve modern kadının dindarlığının ölçütlerinin
bu çerçevede yeniden düşünülmesi gerekmektedir. Bu amaçla yapılan bu çalışmada
kadının dindarlığı, bir dindarlık ölçütü olarak cinsiyetinden ötürü özellikle
ona hasredilen ve aile ile sosyal yaşamını büyük ölçüde etkileyen “(eşine)
itaat” ile “iffet ve tesettür” konuları çerçevesinde Kur’an, gelenek ve modern
dönem açısından incelenmiştir.
Çalışmada ulaşılan sonuçlara
göre Kur’an’da dindarlığın formlarında cinsiyetin ayırıcı niteliği büyük ölçüde
yoktur. Sadece toplumsal cinsiyet rolleri çerçevesinde aile hayatıyla ilgili
yapılan düzenlemelerde iyi kadınlar “itaatkâr” olarak nitelenmiş, bu
durum İslam geleneğinde daha çok kadına yakıştırılan bir nitelik olan “iffet ve tesettür” ile de desteklenerek
dindar kadınları sosyal hayattan kısıtlayıcı bir baskı aracına
dönüştürülmüştür. Modernizme ayak uyduran toplumlarda kadınlar bu geleneğe göre
dindarlığın sınırlarından çıkmaktadırlar. Nitekim ahlaklı ve dindar kadın, kocasına itaatkâr ve
serkeşlik yapmayan, evinden kocasının izni olmadan çıkmayan eş ve anne olarak
tanımlanacaktır. Bu durumun bir sonucu olarak dindar kadının gelenekle
modernizmin arasında yaşadığı kimlik sorunlarının çözümü, kadını sadece cinsel
kimliğiyle değil bir birey olarak tanımlamak, ona dindarlığını kendisinin
istediği gibi yaşamasına fırsat vermek; kadının aile ve sosyal hayattaki yeni varlığını,
ahlaka uygun çerçevede bu varlığının İslam’a aykırı olmadığını kabul edip yeni
nesle bunları öğretmektir. Ayrıca ahlaklı yaşam konusunda gençlere öğretilecek
muaşeret adabında, karşı cinsi ötekileştirip kutuplaştıran cinsiyetçi
yaklaşımdan arınmış, eşitlikçi bir iffet ve ahlak terbiyesi verilmesi önemlidir.