DİYALOG. Interkulturelle Zeitschrift für Germanistik, vol.2, no.1, pp.99-107, 2018 (Peer-Reviewed Journal)
Her yeni edebî metnin kendinden öncekilerden ya ilham aldığı ya da yeniden üretilerek ortaya çıktığı
gerçeği bugün edebiyat çevreleri tarafından kabul edilen bir görüştür. Sinema sanatı edebiyat ile her
zaman yakın ilişki içerisinde olmuştur. Senaryolar ise edebî metinlerden beslenerek onlardan ilham
almıştır ya da özgün senaryo ile edebî metin benzeşmiştir. Edebiyattan beslenen sinema böylece kendi
türünü de oluşturmaya başlamıştır. Özellikle melodram türü sinema filmleri 1960 - 1975 yılları arasında
Yeşilçam sinemasına hâkim olmuştur. Hamdi Değirmencioğlu’nun 1973 yılında 10. Antalya Altın
Portakal Film Festivalinde kendisine ödül kazandıran “Hayat mı Bu?” adlı melodram türündeki senaryosu
Grimm Kardeşlerin Halk efsanesi olan “Die zwei gleichen Söhne” ile benzerlikler taşımaktadır. Grimm
Kardeşlerin 1816–1818 yılları arasında yayınlanmış olan “Deutsche Sagen” (Alman Efsaneleri) eserinde
toplam 585 halk efsanesi yer almaktadır. Halk efsanesine konu olan Genç Kral Pepin / III. Pepin (714-
768) tarihsel gerçek bir kişidir ve hikâyesi Alman efsaneleri arasında 441. sırada yer almaktadır. Onun
hayatından yola çıkarak anne kompleksinin negatif özellikli arketipi olan üvey anne figürüne farklı bir
yorum katan bu Alman halk efsanesi, Değirmencioğlu’nun senaryosunu yazdığı 1972 yapımlı Yeşilçam
Sinema filmindeki üvey anne figürü ile benzeşmektedir. Bu çalışmada, Grimm Kardeşlerin “Die zwei
gleichen Söhne” adlı efsanesi ile Hamdi Değirmencioğlu’nun “Hayat mı Bu?” adlı film senaryosu
metinlerarasılık kuramı ile incelenmeye çalışılmıştır.