INTERNATIONAL RIZE TRADE AND ECONOMY SUMMIT AND CONGRESS, Rize, Türkiye, 22 - 23 Ekim 2025, ss.63-64, (Özet Bildiri)
“Bugünün hâkim kültürel anlatılarında teknolojiden, insanın sınır tanımayan yaratıcılığından, hayatın yegâne ilkesi olarak rekabetten ve en güçlünün kanunundan veya ilerlemenin amansız yürüyüşünden bahsedilmektedir.”. Oysa Racel Carson’un “Sessiz Bahar” ı, Roma Kulübü tarafından hazırlatılan “Büyümenin Sınırları” gibi çalışmalar bu anlatıların ve ilerleme fikrinin sınırları olduğunu göstermiştir. Bununda ötesinde Johan Rockström liderliğinde bir ekipçe yürütülen çalışma “gezegensel sınırlar” olduğunu ortaya koymuştur. Bu öncü çalışmalarda belirtilen “sınırlar” sürdürülebilirlik kavramını doğurmuştur. Daha sonra toplumlarımızı daha sürdürülebilir hale getirmek için pek çok tanım, model ve girişim geliştirilmiştir. Ancak bu tür çabalardan elde edilen sonuçlar, daha sürdürülebilir toplumlara doğru “gerçek" bir ilerleme kaydedilemediğine işaret etmektedir. Bu durum 21. yüzyılın küresel politik ve ekonomik gündeminde merkezi bir yer edinmiş olan sürdürülebilirlik söylemini tartışmalı hale getirmiştir. Öte yandan, bu kavramın neoliberal kapitalizm ve finansallaşma dinamikleriyle ilişkisi, eleştirel akademik çevrelerde giderek daha fazla sorgulanmaya başlamıştır. Özellikle 2000’lerden itibaren, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybı gibi sorunlar, piyasa temelli çözümlerle ele alınmaya başlanmıştır. Karbon kredileri, ekosistem hizmetleri ödemeleri, biyolojik çeşitlilik offset mekanizmaları ve yeşil finansman araçları, doğanın finansal enstrümanlara dönüştürülmesinin örnekleridir. Neoliberalizm, doğal kaynakların ve ekosistemlerin piyasa mekanizmaları içinde metalaştırılmasını teşvik eder. Örneğin, "doğal sermaye" kavramı, ormanların, okyanusların veya atmosferin ekonomik değer biçilen ve finansal enstrümanlara dönüştürülen varlıklar olarak tanımlanmasına yol açmıştır. Uluslararası anlaşmalarla karbon salımlarının ticaretini meşrulaştırmıştır. Bu gibi süreçler, ekolojik krizin gerçek nedenlerini perdelemekte ve çözümü finansal piyasalara ya da araçlara havale etmektedir. Bu çalışma, sürdürülebilirlik söyleminin, kapitalizmin ekolojik krizleri içselleştirerek yeni bir finansal birikim alanı yaratma projesi olduğu tezini incelemektedir. Diğer bir ifadeyle, sürdürülebilirlik söyleminin, gezegenin finansallaştırılması projesi olduğu ve sürdürülebilirlik söylemiyle meşrulaştırıldığı fikri tartışılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Neoliberalizm, Finansallaşma, Sürdürülebilirlik, Yeşil Ekonomi.