IKSAD INTERNATIONAL PUBLISHING HOUSE, Ankara, 2022
Sürekli değişim içinde olan nüfus, teknoloji ve çevre birbiriyle
etkileşim halindedir. Bu değişim toplumlardaki bireylerde farklı beklenti ve
ihtiyaçlara neden olmaktadır. Bu ihtiyaçların karşılanması bilinçsiz bireylerde
çevrenin ve doğal kaynakların yanlış kullanılmasına ve bunun neticesinde
çevre kirliliğinin artmasına neden olmaktadır(Özer, 1991; Yılmaz, Morgil).
Doğadaki çevre kirliliği ve iklim değişikliği dünyanın en önemli
sorunu haline gelmiştir. Bu sorunun giderilmesi için devletler çalışmaya
başlamışlardır (Ayinç, 1997). Bunun için devletler bireylere doğa eğitimi veya
çevre eğitimi gibi eğitimler ile sorumluluk aşılamaya başlamıştır (Altın,
Bacanlı ve Yıldız, 2002).
21. yüzyılda gelişmekte olan ülkelerin endüstri sanayileri insanlara iş
imkanı, rahat yaşam ve gelir gibi imkanlar sunmasının yanısıra çevre üzerinde
de olumsuz etkileri artırmıştır.(Bozyiğit ve Karaaslan, 1998). Endüsrti
sanayilerindeki hammadde tüketiminin artması ile çevreye atılan zararlı
atıklarda artmıştır. Sanayi bölgelerinin artması doğal olarak o bölgenin nüfus
atışına da neden olmuştur. Bu yüzden bilinçsizce yapılan binalar çarpık
kentleşmeye ve verimli olabilecek alanların yok olmasına da neden
olmaktadır. Bunun sonucunda çevre sorunları da ekstra artmaya neden
olacaktır.