Dindarlık, Umut ve İyimserlik İlişkisi


Creative Commons License

Kandemir F.

İlahiyat, Ankara, 2020

  • Publication Type: Book / Research Book
  • Publication Date: 2020
  • Publisher: İlahiyat
  • City: Ankara
  • Erzincan Binali Yildirim University Affiliated: Yes

Abstract

Retoriğini, “cinsellik ve saldırganlık” güdüleri ile onların türevlerinin (bencillik, kıskançlık gibi kontrol edilemez olumsuz itkilerin) oluşturduğu psikanalitik yaklaşımın kurucusu Freud, dinî ve manevî olan her şeyi olumsuzlayarak söz konusu kavramların birey ve toplum için fonksiyonelliğini görmezden gelmiştir. Ancak, insan belli bir kültürel ortamda dünyaya geldiğinden kültürü oluşturan tüm unsurlardan doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenmektedir. Kültürü etkileyen en önemli unsur ise Freud’un bir yanılsama olarak kabul etmiş olduğu dindir. İnsanoğlunun bir taraftan varoluşunu anlama ve anlamlandırma çabası içerisinde olması diğer taraftan ise geleceğe yönelik birtakım edimlerde bulunması, din ve dindarlığın bireyin üzerindeki etkisini daha da önemli hale getirmektedir. Zira, insan bilişsel yeteneği ile sadece dünü düşünüp bugünü yaşamamakta, aynı zamanda sahip olduğu öz düzenleme yeteneği ile geleceği de planlamakta ve planlamış olduğu şeyleri gerçekleştirmek için harekete geçmektedir. Bu süreçte bireyin karşılaşmış olduğu engeller, onun ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceği gibi düşüncelerini hayata geçirmesine de engel olabilmektedir. Bu noktada bireyin sahip olduğu dinî inancı onun imdadına koşarak, umutsuzluğa düşmesini engellediği gibi hayata bakış açısının iyimser olmasını da desteklemektedir. Dindarlığın bireye sağlamış olduğu Allah’la birliktelik şuuru aynı zamanda bireye bir umut ve iyimserlik duygu ve düşüncesi aşılamaktadır. Zira bireyin inanmış olduğu Yüce Varlık, sonsuz güç ve kudret sahibi olduğu için, hayatın kontrolünün kendi elinden çıktığı şeklinde bir algıya sahip olması durumunda, kontrolün Yüce Varlık’ın elinde olduğunu düşünmesi bireyin umut ve iyimserlik düzeylerini arttırmakta, bu ise onun iyi oluşuna olumlu yansımaktadır. Bu nedenle bireyi temel alarak çalışmasını yürüten psikolojinin, dinin birey üzerindeki yadsınamaz etkisini bir kenara atarak insanı anlamaya çalışmasının sağlıklı sonuçlar üretemeyeceği açıktır. Böyle bir düşünceden hareketle bu araştırmada, dindarlığın bireyin umut ve iyimserlik düzeylerine olan etki ya da etkilerinin belirlenmesi amaçlamaktadır.

Araştırmayla ilgili olarak, destek, yardım ve teşviklerinden dolayı şükran borçlu olduğum birçok değerli insan vardır. Bu bağlamda ilk önce her zaman öğrencisi olmaktan kıvanç duyduğum, gerek konunun seçilmesi aşamasında, gerekse de araştırma süresince tecrübe ve tavsiyelerinden istifade ettiğim, bilgi ve tecrübesini her zaman yanımda hissettiğim kıymetli hocam Sayın Prof. Dr. Faruk KARACA’ya sonsuz teşekkür ederim.  Aynı şekilde bana umut kavramı ile ilgili uzun bir literatür listesi gönderme nezaketinde bulunan Prof. Dr. Kaye A. HERTH’e, önerilerinden yararlanmış olduğum Prof. Dr. Raymond PALOUTZIAN’a, Prof. Dr. Martin E. P. SELİGMAN’a, araştırmada kullanmış olduğum iyimserlik ölçeğinin kullanımı için izin veren Prof. Dr. Esin TEZER’e ve Prof. Dr. Gül AYDIN’a manevî desteğini her zaman yanımda hissettiğim Prof. Dr. Ali KANDEMİR’e, Karaca-Kandemir Umut Ölçeği’ni (KKUÖ) geliştirme aşamasında analizlerin yapılmasında yardımını esirgemeyen Doç Dr. Ahmet Ragıp ÖZPOLAT’a, araştırma anketlerinin uygulanmasına yardımcı olan ve anket formunu doldurma zahmetinde bulunan tüm katılımcılara teşekkür etmeyi bir borç bilirim. 

 

Fatih KANDEMİR

                                                                                                                                                                                                                    Erzincan 2020