Erciyes Kış Kongresi, Kayseri, Turkey, 26 - 27 March 2021, pp.114-123
Amaç: Erken doğum, yenidoğanların organ gelişimlerini tamamlayamadan dünyaya gelmelerine neden olur. Bu istenmeyen doğum sonrası extrauterin ortamın zararlı etkileriyle en fazla yüzleşen doku akciğer dokusudur. Sonuç olarak, amnios sıvısının (AF) intrauterin dönemde direkt temas halinde olduğu akciğer dokusu üzerindeki yararlı etkilerinin erken dönemde ortadan kalkması, doğum sonrası akciğerde oksijen kaynaklı morbiditelerin oluşmasını kolaylaştırır. Bu bilgilerden haraketle bizler çalışmamızda, hem AF’ün akciğer dokusu üzerine olan koruyucu etkilerini değerlendirmek hem de AF’ün bu dokunun oksijenden kaynaklandığı düşünülen morbiditelerindeki önemini değerlendirmek istedik.
Materyal ve Metot: Deneysel hayvan çalışması olarak planlanan çalışmamız için Atatürk Üniversitesi Hayvan Etik Kurul’dan onay (26.12.2020-264), Binali Yıldırım Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Biriminden de maddi destek sağlandı (TSA-2020-701).
Bu deneysel çalışmamızda, hiperbarik oksijen (HBO) uygulanmış hamile ratların fetüslerinden çalışma grubu oluşturulurken (HPRF), normal oda havasında hamileliklerini sürdürmüş ratların fetüslarından da kontrol grubu (NPRF) oluşturuldu. Bu hamile ratlardan hamileliklerinin 21. günü alınan fetusların akciğer ve karaciğer dokuları biyokimyasal ve histolojik olarak karşılaştırıldı. Biyokimyasal değerlendirme için total glutatyon (tGSH), katalaz (CAT), malondialdehit (MDA), tümor nekroz faktör-alfa (TNF-α), vaskülar endotelyal büyüme faktörü (VEGF) ölçümleri, histopatoloji değerlendirmesi için apoptoz, alveolar duvar sayısı (AWC), vena sentralis sayısı (VCC) değerleri çalışmaya dahil edildi. Çalışma verilerimiz SPSS-21.0 istatistik programıyla değerlendirildi.
Bulgular: Akciğerde tGSH verilerinde NPRF, MDA verilerinde HPRF lehine anlamlılık bulundu (p<0.05). Bu dokudaki CAT, TNF-α, VEGF verilerinde istatistiksel anlamlılık bulunmadı. Karaciğerde tGSH, CAT, VEGF verilerinde NPRF, MDA, TNF-α verilerinde ise HPRF lehine anlamlılık bulundu (p<0.05). Akciğerde apoptosis ve histomorfometri değerlendirmesinde gruplar arasında istatistiksel anlamlılık saptanmadı (p>0.05). Karaciğer dokularındaki apoptosis verilerinde HPRF lehine istatistiksel anlamlılık saptanırken (p<0.05), histomorfometri verilerinde gruplar arasında anlamlılık saptanmadı (p>0.05).
Sonuç: Çalışmamız, AF’ün intrauterin dönemde direkt temas halinde olduğu akciğer dokusunu oksijenin zararlı etkilerinden koruduğunu ve akciğer dokusunun prematür doğum nedeniyle AF’den erken dönemde ayrılmasının, oksijen kaynaklı oldukları düşünülen akciğer morbiditelerinin oluşumunda önemli bir tetikleyici faktör olabileceğini gündeme getirdi.