The Journal of Social Science, vol.3, no.5, pp.104-117, 2017 (Peer-Reviewed Journal)
Severe events that can not be wiped out in life cause great fear, helplessness and weakness to emerge. It affects the feelings, thoughts and mood of those who have experienced trauma for a long time. Such events are called "traumatic conditions" or "trauma". After a trauma, the human receives mental, partly physical injuries. The world of a person who has experienced trauma changes, and now nothing comes to him as an old one. Physical injuries can be seen and treated by doctors. However, spiritual injuries do not occur and are therefore often not treated. This gives great suffering to those who have experienced trauma; such as tension, soreness, sleep disturbance, fear states or depression. "Post-Traumatic Stress Disorder" (PTSD) has been admitted as a diagnosis in 1980 with the publication of DSM-III. It was the first diagnosis which determined trauma as a cause of psychiatric disorders. The psychological consequences of trauma studies in psychiatry were influenced by many political and cultural processes. The studies of trauma had a history of cycle including the pauses for a long time and starts with a traumatic process. The studies finished with the omission of the traumatic process. The history of trauma had an interesting story in psychiatry which is an example demonstrating the big changes of psychiatric diseases.
Yaşamda izi silinemeyen ağır olaylar büyük korkuların, çaresizlik ve güçsüzlük duygusunun ortaya çıkmasına neden olur ve travmayı yaşamış kişilerin duygularını, düşüncelerini ve ruhsal durumlarını uzun süre etkisi altına alır. Bu tür olaylar “travmatik durum” veya “travma” olarak adlandırılır. Bir travma sonrasında insan ruhsal, kısmen fiziksel yaralar alır. Travmayı yaşamış kişinin dünyası değişir, artık hiçbir şey eskisi gibi gelmez ona. Fiziksel yaralar görülebilir ve doktorlar tarafından tedavi edilebilir. Buna karşın ruhsal yaralar görülmez ve bu nedenle sıklıkla tedavi edilmezler. Bu, travmayı yaşamış kişilere büyük acılar verir; örneğin gerginliğe, ağrılara, uyku bozukluğuna, korku durumlarına veya depresyona neden olur. Travma kavramının psikiyatride resmi olarak yer alması 1980’de Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabının (DSM) üçüncü baskısında “Travma Sonrası Stres Bozukluğu”nun (TSSB) tanımlanmasıyla olsa da bu tarihten önce de travmanın psikiyatrik bozukluklara yol açtığına dair görüşler bulunmaktadır. Travmanın psikolojik sonuçları ile ilgili çalışmalar pek çok siyasi ve politik süreçlerden etkilenmiş ve çoğu zaman içinde bulunduğu dönemin özelliklerine göre şekillenmiştir. Bu süreçlere genel olarak bakıldığında travma çalışmalarının inişli çıkışlı bir geçmişi vardır; yani travmanın psikolojik etkisinin yoğun araştırıldığı dönemler ile hiç önemsenmediği dönemler birbirini izlemiştir. Travma kavramının psikiyatri tarihindeki değişiklikleri, psikiyatrik hastalıkların geçirdiği süreci göstermede önemli bir yere sahiptir.