Marife Dini Araştırmalar Dergisi, cilt.22, sa.2, ss.821-841, 2022 (Hakemli Dergi)
Kur’ân’daki kadın-erkek
hak ve sorumluluklarıyla ilgili durum; çağımızdaki cinsiyet eşitliği söyleminin
İslam’a aykırı olduğu, İslam’ın iki cinsi Allah’ın (c.c.) kulları ve insan
olarak eş değer görmekle birlikte farklılıklarından dolayı bazı hukuk
konularında eşit yapmadığı yaklaşımları çerçevesinde delil olarak beyan
edilmektedir. Bu iddialar, erkeğin kız gibi olmadığı ifadesinin geçtiği ayet
gibi bazı ayet ve hadis rivayetleriyle de desteklenmektedir. Bu bağlamda aile
ve toplum hayatında kadınla erkeğin eşit olamayacağı düşüncesinin sadece
kültürel dinamiklerden değil aynı zamanda yaratılıştan da kaynaklandığı fikri
ortaya konmaya çalışılmaktadır. Böylece çağın gerektirdiği adalet anlayışı ve
bunun getirdiği eşitlik ilkesi kapsamındaki yeni durumlara, pratikte önüne
geçilemese de düşünsel planda kapılar kapanmaktadır.
Günümüzde, cinsiyet
eşitliğinin imkânsız olduğuna delil getirilen ayetlerle ilgili yaklaşımlara
bakıldığında, ayetlerin ait olduğu metin içi ve metin dışı bağlamdaki
maksadının veya ayetle ilgili tefsirlerdeki farklı görüşlerin ihmal edilmesi,
lafızlardaki hususi olduğu anlaşılan durumların umumileştirilmesi veya hükme
konu olmayacak bir husustan fıkhi sonuçlar çıkarılması, çağımız eşitlik
anlayışının İslam’ın genel ilkelerine değil kültürel durumlara kıyas edilerek
değerlendirilmesi gibi hatalar görülebilir. Bu durumu ortaya koymak amacıyla
yapılan bu çalışmada, Āl-i ʿİmrān 3/36. ayetteki “Erkek,
kız gibi değildir” ifadesinin cinsiyet eşitsizliği bağlamında tarihten
günümüze ne şekillerde tefsir edildiği, bunlardan hangi sonuçların çıkarıldığı
ve çıkarılabileceği tespit edilmiş ve değerlendirilmiştir. Böylece ilgili
ifade, adalete ve cinsiyet eşitliğiyle kastedilen manaya engel midir sorusuna
cevap aranmıştır.
Çalışmada
ulaşılan sonuçlara göre “Erkek, kız gibi değildir” ifadesinin tefsirleri
çoğunlukla iki cinsin mutlak değil nisbî olarak mukayesesi etrafında
şekillenmiştir. Bu mukayesede ayetin bağlamından hareketle erkeğin din
hizmetinde kıza nazaran faziletinden söz edildiğini düşüneneler olduğu gibi din
hizmetine adanmış bir kız olan Hz. Meryem’in toplumun önem verdiği erkeğe
nazaran daha değerli olduğundan söz edildiğini düşüneneler de olmuştur. Böyle
olsa bile ayet bazılarınca hukuk alanına çekilerek erkeğin insan ve kul olarak
kadınla eşit olduğu alanlar dışında faziletli olduğu, yaratılışındaki üstünlük
ve buna göre yüklendiği sorumluluklarından ötürü toplumsal hayatta kadınla eşit
olamayacağı bağlamında yorumlanmaktadır. Ancak ayetteki ifade hükme konu ya da
esas olacak bir ifade değildir. Çünkü önceki şeriatlarla ilgili bir konudadır;
erkeğin daha üstün olduğunu kastetmesi durumunda çoğunlukla Hz. Meryem’i
doğuran annenin, toplumundaki teamüller doğrultusundaki telakkisini gösterir
şekilde tefsir edilmiştir ve bu durumda erkek ve kızın umumi anlamda değil din
hizmetindeki eşitsizliğini ifade etmektedir. Bu nedenlerle ayetteki ifade,
çağımızdaki kadın ve erkeklerin toplumsal alanda eşit hak, özgürlük ve
fırsatlara sahip olmasını amaçlayan cinsiyet eşitliği ve bunun önündeki
kültürel vb. türden engellerin kaldırılmasını amaçlayan toplumsal cinsiyet
eşitliği söylemine, bu çalışmada kastedilen çerçevede engel değildir. Nitekim
hukuki eşitlik, herkesin birbirinin aynı olması demek olmayıp aynı akıl,
yetenek ve çıkara sahip olmasını ifade eder ve bu yönüyle adaletin
kapsamındadır, onun bir aracıdır. Adalet zaman ve yerine göre dağıtıcı adaletle
sağlandığı gibi yerine göre eşitlikle sağlanabilir.
In the Qur'an, there are basic principles and limited regulations
that will build social life in terms of administration, and it is left to
Muslims to establish and manage a society on them. In the family structure, which
was one of the social institutions that were quite problematic during the
descent period of the society, detailed issues regulating male-female relations
were included. In these regulations, the principle of social justice, not
equality, draws attention. In the Qur'an, arrangements have been made to
improve the situation of women and prevent injustices on a social structure
that is not suitable for equal practices in the balance of
rights-responsibility. In this sense, reforms were made in a way to ensure
justice, not radical changes which were difficult to become reality; rights,
responsibilities and limits have been determined; on the other hand, the way
for women to gain a better place in society was paved by making statements that
transform negative perceptions about the value of women.
The situation regarding the rights and responsibilities of men and
women in the Qur’an is declared as evidence within the framework of the
approaches that the discourse of gender equality in our age is against Islam
and although Islam sees the two sexes as equal as servants of Allah and human
beings, it does not make them equal in some legal matters due to their
differences. These claims are also supported by some verse and hadith
narrations, such as the verse in which the statement that a male is not like a
female. In this context, it is tried to put forward the idea that men and women
cannot be equal in family and social life stems not only from cultural dynamics
but also from creation. Thus, even though it cannot be prevented in practice,
the doors are closed on the intellectual level to the new situations within the
scope of the understanding of justice required by the age and the principle of
equality brought by it.
Today, when considering the approaches to the verses used as
evidence that gender equality is impossible, mistakes can be seen such as
neglecting the purpose of the verses in the context of the text and
extra-textual context or neglecting the different views in the commentaries
about the verse; generalizing the situations that are understood to be specific
to words or drawing legal conclusions from an issue that will not be subject to
a judgment and evaluating the mentality of equality in our age by comparing it
to cultural situations, not the general principles of Islam. In this study,
which was carried out to reveal this situation, it was determined and evaluated
how the expression "The male is not as the female" in Āl-i ʿİmrān
verse 36 has been interpreted in the context of gender inequality from history
to the present, which conclusions are drawn and can be drawn from them. Thus,
an answer has been sought to the question of whether the related expression is
an obstacle to justice and to the meaning of gender equality.
According to the results reached in the study, the interpretations
of the expression "The male is not as the female" are mostly shaped
around the comparison of the two genders, not absolute but relative. In this
comparison, based on the context of the verse, there are some who think that
the virtue of the man in religious service compared to the girl is mentioned,
and there are also those who think that the Virgin Mary, a girl devoted to
religious service, is honored compared to the man that society attaches
importance to. Even so, the verse is drawn to the field of law by some, and it
is interpreted in the context that man is virtuous, except in areas where he is
equal to woman as a human being and as a servant of God, and he cannot be equal
to women in social life due to the superiority in his creation and the
responsibilities he has assumed in accordance with this superiority. However,
the expression in the verse should not be made the subject or basis of a decree
as it is about a subject related to the previous shari'ahs and as it is mostly
interpreted in a way that shows the conception of the mother who gave birth to
Mary in line with the customs in her society if it means that the man is
superior and in this case it expresses the inequality in religious service, not
in a general sense. For these reasons, the expression in the verse does not prevent to gender equality discourse in our
age, which aims to ensure that women and men have equal rights, freedoms and
opportunities in the social arena, as it does not prevent to social gender
equality discourse, which aims to remove cultural barriers to gender equality.
As a matter of fact, legal equality does not mean that everyone is the same,
but that they have the same mind, ability and interest and in this respect, it
is within the scope of justice, it is an instrument of it. Justice can be
provided by distributive justice according to time and place, as well as by
equality according to place.