İlahiyat Fakültelerinde Arapça Öğreniminin Bağlamsal Sınırlılıkları ve Çok Yönlü Dil Yetisi Gelişimine Etkisi


Demir E.

TÜBİTAK Projesi, 2209-A - Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı, 2025 - 2026

  • Proje Türü: TÜBİTAK Projesi
  • Destek Programı: 2209-A - Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destekleme Programı
  • Başlama Tarihi: Mayıs 2025
  • Bitiş Tarihi: Mayıs 2026

Proje Özeti

İlahiyat fakültelerinde Arapça öğrenimi, çoğunlukla dinî metinlerin anlaşılmasına yönelik olarak şekillenmiştir. Kur’an-ı Kerim, Hadis ve Tefsir gibi temel İslami metinlerin diline odaklanmak, öğrencilerin Arapçada derinlemesine bilgi sahibi olmalarına yardımcı olsa da bu tür bir öğrenim genellikle sınırlı bir bağlamda gerçekleşmektedir. Akademik anlamda ilerleme ve gelişme devam etse de Arapça bilgisinin sadece din bağlamında akademik gelişmeden daha yavaş bir ilerleme gösterdiğini söylemek mümkündür. Buna sebep olarak İlahiyat fakültelerinde temeli atılarak öğretilen Arapçanın “din dili” olarak sunulması, bu dili sadece dinî metinlerin dil bilgisi, terimleri ve klasik Arapça bağlamıyla sınırlanmış olduğunu söylemek mümkündür. Ancak, dil olgusu varlığı belirli ses ve titreşimlerle yansıtma biçimi olarak salt bir konu veya ilişkili bağlam ile sınırlamak, dil öğreniminde oldukça kıt bir sonuç doğurması mümkündür. Bu sebeple Arapça öğreniminde yalnızca dilin belirli bir alanıyla sınırlı kaldığında öğrencinin dil yeterliliği kısıtlamaktadır. Arapçanın İslam ile bütünleşik yapısı bu dili öğrenirken birtakım kolaylıklar ve avantaj sağladığı gibi beraberinde dezavantaj olarak bazı sonuçlar da doğurmaktadır. Üstelik bu dezavantaj sadece anadili Türkçe olup da Arapça öğrenenler için değil Anadili Arapça olup da dilde veya dinde uzmanlaşanlar için de bir tehlike olarak ortaya çıkabilmektedir. Bu tehlikeye atıfta bulunan ilk kişi olarak Hz. Ömer olduğu görülmektedir. Şöyle ki o Araplar için “Divanınıza (cahiliye şiir ve edebiyat) sahip çıkın onda dilinizin ve kitabınızın anlamları vardır” demektedir.[1] Ayrıca temel kaynakların çoğunda birçok kelimenin istişhadın da cahiliye şiirinin referans gösterildiği görülmektedir. Cahiliye dil ve edebiyatı dilin daha geniş bir bağlamdaki tezahürü olduğundan dolayı Arapçanın dil-varlık ve düşünce ilişkisini daha geniş bir biçimde yansıtmaktadır. Böylece cahiliye veya başka bir deyişle İslam öncesi dil yapısı İslam’ın da doğru anlaşılması için temel referans noktası olarak kabul edildiği görülmektedir.



[1]